
Tarımın İçler Acısı, Acınası Hali ...
Evet Değerli Okuyucularım;
Bir haftayı geride bırakmanın hüznü ve yepyeni bir haftaya da başlamanın sevinci ile hepinize köşeme hoş geldiniz demek istiyorum. Gelen bu hafta umarım hepimize şans ve başarı getirir.
Geçtiğimiz hafta TÜRKİYE gündeminde yaşanan gelişmelerden hepimizin haberi vardır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ithal et için Fransa ve Sırbistan ile anlaştığını duyurdu. Yapılacak bu ithalat ile insanımız ucuz et! yiyecek. Tarımda yapılan ithalatlar daha uzun bir süre gündemi meşgul edecek gibi görünüyor. Bana sorarsanız ben ithalata karşıyım. Neden mi?
Size geçen yazımda köylü AHMET AMCAMDAN bahsetmiştim. Bahsetmemin ana nedeni çiftimizin içinde bulunduğu durumdu. Yaşam piramidinin en altındaki üreticimiz maalesef her geçen gün kötüye gidiyor ve maalesef bu kötüye gidiş Türk Tarımı için hiç de iyi olmaz diye düşünüyorum. Türkiye'de ET ve BALIK KURUMU'nun görevi nedir, bileniniz var mı? ET-BALIK KURUMU piyasanın arz talep dengesini sağlamak değil midir? Bu soruların cevabını size bırakıyorum.
Türkiye'de Tarım deyince akla gelen kurum ve kuruluşlar bulunmakta.
BUNLAR;
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI : 1 Bakan ve bağlı müsteşarlar
GTHB İL VE İLÇE MÜDÜRLÜKLERİ : 1 Müdür ve bağlı şube müdürleri, ilçe müdürleri
TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ : 1 Yönetim Kurulu Başkanı ve 1 Müdür
ZİRAAT ODALARI : 1 Başkan
SÜT VE ET ÜRETİCİLERİ BİRLİKLERİ : 1 Başkan
Bu kurum ve kuruluş arasında koordinasyonu sağlayacak 1 ADET GENEL KOORDİNATÖR olması gerekmektedir.
Çünkü bu kurum ve kuruluş arasında ipler kopmuş vaziyette. Nereden mi çıkarıyorum BUNU? SÖYLEYEYİM
Bunu ifade ederken köylü AHMET AMCAMDAN yardım isteyeceğim. Köylü AHMET AMCAM 1 tane ineği vardı ya.Bu 1 ineği süt verdiğinde 1.2 tl süt parasını alması için SÜT BİRLİĞİNE gidiyor. Gittiğinde destekleme alabilmesi için süt birliğine aidat vermesi gerektiğini öğreniyor. AİDAT 1 AHMET AMCAMIN ineği sütten kesilince ineğini kestirmeye gidiyor bu seferde destekleme alabilmesi için ET ÜRETİCİLERİ birliğine aidat vermesi gerektiğini öğreniyor. AİDAT 2 . AHMET AMCA GTHB nin verdiği mazot - gübre - tohum desteklemesi için Ziraat Odasına dosya yaptırmaya gidiyor. Dosya yaptırırken aidat ödemesi gerektiğini öğreniyor. AİDAT 3 AHMET AMCA ineğine yem tarlasına gübre alabilmesi için TARIM KREDİ KOOPERATİFİNE gidiyor. Yemini gübresini alıyor tabi peşin vereceği parası yok vadeli alıyor. 1 senelik vadeli fiyatı peşin 50 ise vadeli fiyatı olarak ne kadar geldiğini bilmiyor tabi. YANİ uzun lafın kısası değerli okuyucularım AHMET AMCAM ya bu kurumlara aidat adı altında para ödüyor ya da bu kurumlardan bir ürün alabilmek için faiz ödüyor. Bu durumdan üst aklın haberi maalesef yok...
Bir diğer kanayan yaramız ise bakanlığa bağlı il ve ilçe müdürlüğünde çalışan meslektaşlarım ve veterinerler. Üzülerek görüyorum ki meslektaşlarım buralarda birer katip gibi bilgisayarlara dosyalara gömülüyor ve mesleklerini icra noktasında maalesef geride kalıyorlar. 2003 yılında başlayan '1000 köye 1000 mühendis projesi' güzel başladı ama devamı gelmedi. Artık iş yoğunluğundan köylerde çalışması köylü kardeşlerimizi bilgilendirmesi gereken meslektaşlarım il ve ilçelerdeki odalarına tıkılmış evrak doldurur durumdalar.
İşte sevgili okurlarım, TARIMIN DERDİ BU. Tarım hep yalnız bırakılıyor, tarım çiftçi - mühendis ortaklığında yürümesi gerekirken bu ortaklığın dışında rant kapısı olarak yürütülüyor. Üreticinin 25 kuruşa mal ettiği ürün tezgahta 1 - 2 liraya satılıyor ve bu satıştan aracı rant sağlarken üreticim avucunu yalamakla meşgul oluyor. Eskiden köylerimizde genç nüfus çoğunluktayken şimdi köylerde 50 yaş üstü emekli amcalar teyzeler ikamet ediyor. Aç gözlü kapitalist düzen memurdan öğrenciden sonra köylülerimize dikte edilmiş durumda. Bankalar tarımsal kartlar ve krediler vererek modern ağalık yapıp köylüme para dağıtıyor karşılığında tarlasını bağını bahçesini ipotek alıyor. Ödeyemeyince elinde neyi var neyi yok alıyor. ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI OLAN AÇ GÖZLÜLÜK her kesimden insanı eline aldığı gibi köylümü de almış durumda maalesef.
Son olarak bir diğer gündem konusu olan NŞB (Nişasta bazlı şekerler) hakkında ufak bir paragraf açmadan geçemeyeceğim. NŞB hakkında uzun uzun bilgi verip kafanızı ağrıtmak istemiyorum. ANCAK son yıllarda obezite vak'aları oldukça artmış durumdadır ve obezitenin temelinde bulunan dengesiz beslenmedir. Her şeyde olduğu gibi yemek konusunda da özümüzden kopmuş durumdayız. Zaman kavramını hızlandırmak için hazır yiyecekler tüketilmekte ve gençlerimiz alışveriş merkezlerinde kendisini atıştırmalık satan yerlerde bulmaktadır. NBŞ ler ise daha çok bu atıştırmalıklar da bulunmaktadır. Bilinçli olalım.
Yorum yapabilmek için üye olmalısınız Üye olun zaten üye iseniz giriş yapın