2025’te Su ve Kuraklık Krizi: Toprağın Çığlığı ve Geleceğin Hesaplaşması

Author

Kenan Yeşilyurt

Ziraat Mühendisi

Bugünün Kararı Yarınların Yaşamını Belirler Kuraklıkla mücadele; teknoloji, bilinç, planlama ve eski bilgeliğin birleştiği bir yolculuk. Eğer bugün doğru adımlar atarsak, toprak yarın yine bereket verir. Ama her gecikme, geleceğe bırakılan büyük bir borçtur. Yani mesele sadece su değil. Mesele, yaşamın devam edip etmeyeceği.

Türkiye 2025’e, adeta gökyüzünün cimrileştiği bir yıl olarak girdi. Barajlar nefes nefese, toprak çatlak içinde, üretici ise sabır ve endişe arasında ince bir çizgide. Uzmanların yıllardır uyardığı gerçek artık kapımızda değil, evin salonuna kadar girmiş durumda:
Kuraklık artık istisna değil; yeni normal.


Gökyüzü Susunca Toprak Konuşur
Son yağış verileri, ülke genelinde ortalamaların çok altında bir performans gösterdiğini fısıldıyor. Hani tarlaya çıkınca toprağın sesini duyarsın ya… İşte o ses bu yıl biraz daha kısık, biraz daha yorgun. Çünkü su, büyümenin değil “hayatta kalmanın” konusu hâline geldi.
Baraj seviyeleri düşüyor, göller çekiliyor, yeraltı suyu azalıyor. Bu sadece çevre meselesi değil; aynı zamanda ekonomik, sosyal ve stratejik bir denklem.


Tarımın Yükü Artıyor
Toprağa emek veren herkes şu gerçeği çoktan öğrendi: Su olmadığında sadece verim değil, umut da azalıyor.
Kuru tarım yapılan bölgelerde verim kayıpları dramatik seviyelere indi.
Sulama imkânı olan yerlerde bile su kısıntıları yüzünden hedeflenen ürün miktarlarına ulaşmak zorlaştı.
Çiftçiler, damla sulama ve sensör teknolojileri gibi modern uygulamalara yöneliyor, ama maliyet ve erişim hâlâ en büyük engeller arasında.
Toprak, “beni doğru yönet, seni sırtımda taşırım” der hep. Fakat bugünkü tablo, onun bile sınırlarını zorluyor.


Kriz Aynı Zamanda Bir Fırsat
Garip gelecek ama kuraklık, tarımda köklü bir dönüşümü tetikleyen bir kırılma anı olabilir. Çünkü krizler, yön değiştirmenin en güçlü bahanesidir.
Yeni nesil üreticiler; sensörlerle toprak nemi ölçüyor, uydu verisiyle sulama planlıyor, enerji tasarruflu sulama sistemleri kuruyor. Ama aynı zamanda dedelerinin öğrettiği toprağa saygıyı da unutmuyor.


Geleneksel bilgi + modern teknoloji = Geleceğin tarımı.
Sıfır Günü Riskine Doğru
Bazı şehirlerin önümüzdeki 10–20 yıl içinde “Sıfır Günü” riskiyle karşılaşabileceğine dair araştırmalar var. Bu, musluklardan suyun akmadığı o kritik an demek. Böyle bir olasılık artık masal değil, bilimin ortaya koyduğu soğuk bir ihtimal.
Su yönetimi, artık yalnızca devlet politikası değil; bireyden üreticiye, sanayiden köylüye kadar herkesin sorumluluğu.


Toprak Bize Bir Şey Söylüyor
Durup iyi dinlersen anlayacaksın:
“Suya sahip çıkmazsan beni de kaybedersin.”
Toprak; mütevazı, sabırlı, dirayetli. Ama sınırsız değil.
Bu nedenle suyun yönetimi, tarımın geleceği ve ülkenin gıda güvenliği artık tek bir çizgi üzerinde buluşuyor.

Kenan Yeşilyurt

Ziraat Mühendisi
Eski Pancar Koop. Mağaza sorumlusu Eski İgsaş Gübre İç Anadolu Bölge Sorumlusu Yeni Tarım Uzmanı ve Danışmanı Ölene kadar Bitki Besleme Uzmanı

Yorumlar (0)

Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!

Bir Yorum Bırakın