📌 Sahada Öğrendiklerim: Tarımın Asıl Gücü İnsan!…

Tarımda en büyük farkı teknoloji değil, bilgiyi doğru uygulayan insan yaratır.

Ziraat mühendisliği sadece bir meslek değil, her gün yeniden başlayan bir yolculuk. Tarlanın başında geçirilen her dakika, laboratuvarda öğrenilemeyen bir gerçeği daha önümüze seriyor. Yıllardır üreticilerle iç içe çalışırken şunu çok net gördüm:

Tarımı ileri götüren şey teknoloji değil, teknolojiyi doğru yorumlayan insanın kendisidir.

Evet, bugün elimizde drone’lar, sensörler, analiz yazılımları var. Toprak yapısını, bitki gelişimini, verim potansiyelini daha önce olmadığı kadar hızlı ölçebiliyoruz.

Ama bir de işin görünmeyen tarafı var…

Bitkinin renginden stresini anlayan, tarlaya adım atınca nemi hisseden, yılların deneyimiyle “bu gübre bugün çalışmaz, yarın verelim” diyebilen üreticiler.

Tarım bir denge işi.

Geleneksel tecrübeyi kaybetmeden modern teknikleri doğru noktada devreye sokmak gerekiyor. Aksi takdirde ya fazlasını yapıyoruz ya da eksik kalıyoruz. İşte benim sahadaki görevim tam olarak bu noktada başlıyor:

✔ Üreticinin şartlarını, toprak yapısını ve ekonomik gerçeklerini doğru analiz etmek

✔ Bilgiyi karışık cümlelerle değil, çözüm odaklı ve uygulanabilir şekilde sunmak

✔ Gereksiz masrafı azaltmak, verimi artırmak ve riskleri erkenden göstermek

✔ Her zaman arazinin ihtiyacına göre hareket etmek

Her sezon farklı bir mücadele…

İklim değişiyor, maliyetler artıyor, zaman daralıyor. Ama sahada gördüğüm bir gerçek var: İsteyince her tarlada fark yaratılabiliyor.

Bugün hedefim; hem sahada hem de dijital dünyada üreticiye yol göstermek, bilgiye erişimi kolaylaştırmak ve sürdürülebilir üretimin kapısını biraz daha aralamak.

Toprağa inanan herkesin yolu açık, bereketi bol olsun.