Solucan gübresi, kırmızı kaliforniya kültür solucanlarının bitkisel ve hayvansal organik atıkları işlemesi sonucu meydana gelen solucan dışkısıdır. Latince adı Eisenia Foetida olmasına rağmen ilk defa Kaliforniya Enstitüsü’nde kültüre alınmasından dolayı kırmızı Kaliforniya solucanı olarak adlandırılmaktadır.

Kırmızı Kaliforniya solucanlarının hayatta kalabilmeleri için gereken min. sıcaklık 0°C olup, yaklaşık olarak 20°C solucanların üretimi ve üremeleri için en ideal sıcaklıktır. Solucanların gübre üretimi için en uygun sıcaklık değerleri ise 18 ile 24°C’dir. Sıcaklık düştükçe gübre üretimi de buna paralel olarak azalma gösterir ve sıcaklık değeri 7°C ’ nin altına düştüğü taktirde üretim tamamen durur. Sıcaklık      32 °C ’ nin üzerine çıktığı taktirde ise solucan yaşamı risk altındadır. Uygun şartlar sağlandığında ise solucanlar sayılarını max. değerde katlayarak çoğalırlar.

Solucanlar seperatörden geçirilen hayvan gübreleri ve belirli oranlarda asitsiz organik atıkların            

 ( sebze ,meyve ,çay posası vb.) karıştırılıp fermente edilmesiyle oluşan ve kompost adı verilen bir tür solucan yemi ile beslenirler. Solucan yemi fermantasyon sürecinde her 2-3 günde bir homojen şekilde karıştırılmalıdır. Karıştırma esnasında nem kontrolü yapılıp Eksiklik varsa nem takviyesi yapılmalıdır. Fermantasyon süresi en az 70 gün olmalıdır. Solucan gübresinin kalitesini etkileyen en önemli faktör solucan yeminin hazırlanmasıdır. Solucan gübresi küçük kaplarda hobi için üretilebildiği gibi, tam otomasyonlu sistemlerde ticari amaç için de üretilebilir. Üretimden elde edilen gübreler hasattan sonra %65-70 nem değerine sahiptir. Bu değerler %25-50 seviyelerine indiğinde kullanıma hazır hale gelir.

Solucan gübresi, her türlü tarım ürününde kullanılabilir. Meyve , sebze ve bitkinin verimini, dayanıklılığını, doğal aromasını ve kalitesini arttırırken kök ve kök çevresindeki hastalıklara karşı direnç sağlar. Bitkilerde hızlı büyüme ve gelişme , ürünlerde erkencilik sağlar. Toprak yapısını düzenleyip, havalanmayı sağlarken , toprağın su tutma kapasitesini arttırır. Toprağın Ph değerini düzenleyip, topraktaki alınamayan elementleri alınabilir forma dönüştürür. Tarım alanlarının organik madde miktarını zenginleştirerek sürdürülebilir tarımın devamını sağlar. Ve tabiki en önemlisi bize temiz topraklar ve sağlıklı nesiller sunar.